- Gülperi Putgül Köybaşı
- 4 Mar 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 19 Tem 2020
Sahi ne istiyor bu gençler? Nerede yanlış yaptık da bu hale geldi ilişkimiz? İyi birer anne baba olamadık mı? Pek çok anne baba için bu soruların sihirli birer yanıtı ve elbette çözümü olabilse keşke. Ergenlik dönemi sorunlarında; gencin (her ne kadar dönemi, “ergenlik”
olarak tanımlasak da genç olarak kullanmayı tercih ediyorum) mizaç özelliklerinden genetiğine, anne baba tutumlarından dış etkenlere kadar pek çok belirleyen var. Her birey için özel bir yol izlenmesi gerekir desek de genel doğruları hatırlamak her zaman işe yarar.
Öncelikle “ergenlik” dönemi olarak adlandırılan sürecin ebeveynler için yorucu ve zorlu bir süreç olduğunu kabul edelim. Ancak hep aklımızda tutmamız gereken bir gerçek de; iç dünyalarındaki karmaşa ve kontrol etmekte zorlandıkları dürtüleri nedeniyle bu dönemin gençler için de oldukça yorucu olduğu. Dizinizin dibinden ayrılmayan çocuğunuzun size karşılık vermesi bazen kapıların çarpılmasına alışmak kolay değil. “Sen böyle değildin” ile başlayan isyan cümleleri ise maalesef gençleri daha çok öfkelendiriyor. Evet öyle değildi, çünkü bir çocuktu. Şimdi ise kişiliğini bulmaya ve yaşamı yeniden anlamlandırmaya çalışan bir genç. Büyüyor ve büyüme sürecinde değişim kaçınılmaz. Hem biyolojik hem duygusal hem de bilişsel alandaki hızlı bir değişim süreciyle baş etmek, gençler için hiç kolay değil. Tam da bu nedenle yüzleştirici ya da suçlayıcı bir anlam içeren eleştirilere hiç tahammülleri olmuyor. Büyümenin farklılaşmak, denemek ve bocalamak demek olduğunu hatırlaması ve zaman zaman çocuklarına da hatırlatarak onları yatıştırması gerekenler ebeveynlerdir. Bu ön kabul emin olun sizin de çok işinize yarayacaktır. Çocuğunuzla ilgili her hayal kırıklığınızda kendinize bunu sık sık hatırlatın.
Öfke, ayrılma bireyleşme yolunda önemli bir tutamak. Çocuğuz sizden ayrı bir birey olma yolunda ilerlerken aslında biraz da bunu kolaylaştırabilmek için öfkeleniyor. Şiddeti ve öfkesiyle ne yaptığı önemli olmakla birlikte, kendisi ve sizin için çok da zararlı olmayan öfke duygusunu yaşamasına izin verin. Öte yandan çocuğunuz tüm öfke ve isyanına karşı sizin tarafınızdan sınırlandırılmak da ister, buna ihtiyaç duyar. Ebeveynlerin gençlere belli alanlarda sınır koymaktan çekinmemelerini öneririm. Örneğin; eve geliş gidişler, okul sorumlulukları, odasının temizliği gibi başlıklarda kurallar koymak çocuğunuza da iyi gelecektir. Özel ilgi alanlarına, saçına, kılığına, kıyafetine ne kadar az müdahale ederseniz temel meselelerde ortaklaşmanız da o kadar kolaylaşır. Arkadaşlar bu dönemin en önemli kişileridir, “kötü arkadaş” olarak karşıya aldıklarınızın çocuğunuzun iyice tutundukları olması muhtemeldir. Arkadaşları için kabullenici olun ve tanımaya çalışın. Çocuğunuz onun her şeyine karşı olduğunuzu değil sadece onu kolladığınızı hissetmesi, çatışamaların çözümünde çok önem taşır.
Bu kadar da değil ki dertleri…Kim olduklarını keşfetmeye çalışırken, geleceklerini belirleyen çok önemli bir sınava giriyorlar. Sınav kaygısı, yeterince ders çalışamadığı ya da aileyi hayal kırıklığına uğrattığı için suçluluk hissi, bir yandan da arkadaşlarıyla doyasıya vakit geçirme arzusu. Ne yapmalı? Tüm bu duyguları anlamaya çalışmak ile başlayabiliriz. Nasıl yardımcı olabileceğimizi sormak, dinlemek, eğer isterse planlamasına yardımcı olabileceğimizi söylemek…Bu tutum bazen işe yarar bazen her şeyi yine yeni baştan kurmak gerekir. Yolların çok dallanıp budaklandığı, ailenin çözümsüz kaldığı ya da gencin ruhsal açıdan zorlandığı zamanlarda bir profesyonel psikiyatristden yardım alınabilir. Bu, sadece anne babaların üstüne yıkılamayacak kadar özel ve toplumsal açıdan da sorumluluğun paylaşılması gereken bir dönemdir. İzmir psikiyatrist olarak bize göre büyümek dediğimiz şey, inişli çıkışlı bu serüvende sevdiklerinin desteği ile yolunu bulmaktır.
Comments