top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Gülperi Putgül Köybaşı
    Gülperi Putgül Köybaşı
  • 2 Şub 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 19 Tem 2020

“Psikiyatristler hastalıkları ilaçla tedavi eder, terapi yapmazlar” şeklinde bir algı, özellikle son dönemde oldukça yaygınlaştı. Bu algının ortaya çıkmasındaki nedenlere geçmeden önce psikiyatrinin kapsamından bahsetmek istiyorum.


Ülkemizde 6 yıl süren tıp fakültesi eğitimi ardından “tıp doktoru” ünvanı alan hekimler, tıpta uzmanlık sınavı ile psikiyatri (ruh sağlığı uzmanlığı) alanında eğitimlerine devam edebilirler. Psikiyatri uzmanlık eğitimi, ruh sağlığı ve bozukluklarıyla ilgili teorik eğitimleri ve pratik uygulamaları kapsayan 5 yıllık bir süreçtir. Bu sürenin sonunda uzmanlık tezini veren ve uzmanlık sınavında başarılı olan hekimler, “ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı-psikiyatrist” unvanını alırlar. Ruh sağlığı hizmetleri; psikiyatristler, psikologlar, psikiyatri hemşireleri, sosyal hizmet uzmanları gibi mesleklerin birlikte yürüttüğü bütünlüklü bir hizmettir.


Psikiyatri uzmanları almış oldukları eğitim neticesinde, tüm psikiyatrik hastalıkların tanısını koyma ve tedavisini düzenleme yetkinliğine sahiptir. Ayrıca hastalık düzeyinde olmasa bile ruhsal sıkıntı yaşayan kişilerle görüşmeler yaparak önerilerde bulunabilirler. Eğitimleri süresince ya da uzmanlık sonrası almış oldukları ek terapi eğitimleri ile “psikoterapist” ünvanı alabilirler.


Maalesef ülkemizde, ruh sağlığı hizmeti sunduğunu iddia eden kişilerin önemli bir kısmı, bahsettiğim bu uzun ve emek isteyen eğitim sürecinin bir parçası değildir. Denetimdeki yetersizliklerin bir sonucu olarak da, ruhsal açıdan sıkıntı yaşayan kişiler kendi buldukları yöntemlerle yardım arayışına girmek zorunda kalmaktadırlar. Bu aşamada önerim, yetkin bir kurumdan eğitim almış profesyonellerden yardım alınmasıdır.

Psikiyatristlerin sadece ilaç verdiği algısına geri dönersek, hekimlerin çalışma koşullarından bahsetmeden konuyu ele almanın mümkün olmadığını belirtmeliyim. Kamu kuruluşunda çalışan bir psikiyatri uzmanı günde ortalama 60-70 hastaya hizmet vermektedir. Bu sayı heyet polikliniği/adli vakalar gibi ek hastaları da eklediğimizde çok daha fazla olabilmektedir.


Ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan terapi yöntemleri için uygun fiziki koşulların sağlanması ve gerekli sürenin ayrılabilmesi bir zorunluluktur. Ancak ülkemizde hizmet veren kamu kuruluşlarında bu olanaklar mevcut değildir. Yetkinlikleri olsa bile pek çok hekim, başvuran kişilere daha kısa sürede yardımcı olabilmek zorunda kalmaktadır. İlaç tedavisi, hekim için kolay olan tedavi yöntemi olarak algılanmamalıdır. Kaldı ki doğru kullanıldığı sürece ilaç tedavisi, pek çok ruhsal hastalık için etkinliği kanıtlanmış bir tedavi biçimidir.

Psikiyatristler, psikiyatrik hastalıklar için ilaç tedavisi uygulayabilen tek meslek grubudur.

Hasta içeri girdiği andan itibaren kişiyle ilgili olası tanılar bir hekimin zihninde şekillenmeye başlar. Çoğu zaman poliklinik şartlarında ayırıcı tanı yapmakta sorun yaşamayan hekimler, tedavinin nasıl devam edeceği konusunda bilgisizlikten değil uygun şartları sağlayamadıkları için zorlanmaktadırlar. Bu nedenle ilaç tedavisi ve kısa destekleyici görüşmeler, devlet hastanelerinde verilebilecek en uygun tedavi biçimi olmaktadır.


Daha uzun görüşmelere ihtiyaç duyduğu anlaşılan danışan ya da hastalar, özel muayenehanelerde ya da kliniklerde çalışan psikiyatristlere yönlendirilmektedirler. Uygun şartların sağlandığı bu merkezlerde terapi yöntemleri ve /veya ilaç tedavisi uygulanabilmektedir. İzmir psikiyatrist olarak da numaralarımızdan bizlere ulaşabilirsiniz.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yaşlılar evde kalsın demek yetmiyor

Korona salgınında 65 yaş ve üzeri kişilerin daha fazla risk altında olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte, tüm dünyada yaşlı nüfus eve...

 
 
 
Korona günlerinde alkole dikkat!

Korona salgını ile birlikte yaşamımızda pek çok değişiklik yapmak zorunda kaldık. Günlerdir evden çıkamayanlar, salgına rağmen işe gitmek...

 
 
 

Commentaires


bottom of page